MIL PARTNERS ATTORNEY & LAW

  • Anasayfa
  • Hakkımızda
    • Hakkımızda
  • Ekibimiz
  • Hizmet Alanlarımız
    • Ceza Hukuku Hizmetlerimiz
    • Aile Hukuku Hizmetlerimiz
    • Ticaret Hukuku Hizmetlerimiz
    • İcra Hukuku Hizmetlerimiz
    • Göçmen ve Uluslararası Hukuki Hizmetlerimiz
    • İş Hukuku Hizmetlerimiz
    • Kvkk Danışmanlığı
  • Blog
  • Haber
  • İletişim
  • EN

Mirasta Tenkis Davası Nedir?

Anasayfa Mirasta Tenkis Davası Nedir?

Diğer Bloglar

  • Gemi Kira Sözleşmeleri
  • Devremülk Ve Devretatil Hakkında
  • İflas Ertelenmesi
  • İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi) Davası Nedir?
  • Kat Mülkiyetine Tabi Bağımsız Bölüm Malikinin Merkezi Isıtma Gideri Yükümlülüğü Hakkında Bilgi Notu
  • Sınaî Mülkiyet Haklarına İlişkin İlâmların Kesinleşmeden Takibe Konu Olamaması
  • Şirketlerde Semaye Arttırımı Bilgi Notu
  • Mirasta Tenkis Davası Nedir?
  • Terekenin İflas Hükümlerine Göre Tasfiyesinde Zaman Aşımı
  • Ticari Terk Suçu

Mirasta Tenkis Davası Nedir?

Mirasta Tenkis Davası Nedir?
    Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır.
    Tenkis davası miras hukukuna ilişkin bir dava olup murisin (miras bırakanın) ölümü halinde açılabilen bir davadır. Muris sağ iken bu davanın açılması mümkün değildir. Tenkis davası, miras bırakanın bazı mirasçılar aleyhine mirastan mal kaçırma işlemlerine karşı oldukça etkili bir hukuk davasıdır.
Saklı Pay Sahibi Mirasçı Nedir?
    Saklı pay sahibi mirasçı, miras bırakanın yaptığı tasarruflara karşı miras payları belirli oranlarda korunan mirasçılardır. Yani, miras bırakanın hiçbir şekilde müdahale edemeyeceği, üzerinde tasarruf edemeyeceği şekilde bir miras hakkına sahip olan mirasçılara “saklı pay sahibi mirasçı” denilmektedir. Medeni Kanunda sınırlı olarak sayılan saklı paylı mirasçılar şunlardır:
Miras bırakanın altsoyu (Çocukları, evlatlıkları, torunları ve onların çocukları),
Miras bırakanın anne-babası,
Miras bırakanın eşi.
Daha önce saklı paylı mirasçı olarak sayılan miras bırakanın kardeşleri yapılan değişiklikle saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır. Ancak bu değişikliğin yapıldığı 10 Mayıs 2007 gününden önce gerçekleşen ölümlerde, bundan sonraki bir tarihte açılan tenkis davasında kardeşlerin de saklı payı göz önüne alınacaktır.!!!
Miras Hukukunda Saklı Pay Oranları Nedir?
    Miras hukukunda saklı pay, miras bırakanın miras hakkına tecavüz eden bazı tasarruflarına karşı korunan, yasal miras payının belirli bir oranıdır. Miras bırakan (muris) bu oranlar üzerinde tasarruf edemez. Saklı pay sahibi mirasçının saklı pay üzerindeki miras hakkı hiçbir şekilde ortadan kaldırılamaz.
    Miras hukukunda saklı pay, Yasal Miras Payı üzerinden hesaplanır.

Buna göre saklı paylar;
Altsoy ve Mirasta Saklı Pay Hakkı: Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı (1/2’si) saklı pay olarak kabul edilir. Örneğin, ölümünden sonra mirasçı olarak üç çocuğu ve eşi kalan miras bırakan (muris) tüm malvarlığını vasiyetname yoluyla eşine bıraksa dahi paylaşım mirasçıların saklı payı dikkate alınarak yapılacaktır. Bu durumda her bir çocuğun yasal miras payı 1/4’tür, her bir çocuğun saklı pay oranı da 1/2 olduğundan, muris (miras bırakan) tüm malvarlığını eşe bıraksa dahi her bir çocuğun mirasın 1/8’i oranında miras hakkı vardır, muris (miras bırakan) bu saklı paya dokunamaz. Somut örneğimizde, miras bırakan, tüm malvarlığını eşine bırakmasaydı her biri 1/4 oranında yasal miras hakkına sahip olabilecek çocuklar, murisin tüm malvarlığını eşine bırakması halinde 1/8 oranında mirasta pay sahibi olacaktır.

Anne-Baba ve Mirasta Saklı Pay Hakları: Ana ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri(1/4’ü) saklı pay olarak kabul edilir.

Sağ Kalan Eş İçin Saklı Pay: Sağ kalan eş için altsoy ile birlikte (1. Zümre) veya ana-baba ile birlikte (2. Zümre) mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı; diğer durumlarda yani tek başına veya 3. Zümre ile birlikte mirasçı ise burada da yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü) saklı pay olarak kabul edilmiştir.
Ancak, 1.1.2002 tarihinden önce gerçekleşen ölümlerde miras paylarının ve saklı payların belirlenmesinde eski sisteme göre paylaştırma ve saklı paylar hesaplanır. Bu tarihten önceki sistemde bu oranlar farklıdır. Ayrıca 10.05.2007 tarihine kadar saklı paylı mirasçı olarak sayılan kardeşler için de bu tarihten önce gerçekleşen ölümlerde, açılan davalarda saklı payları göz önünde tutulacaktır. Eğer 10.05.2007 tarihinden sonra ölüm gerçekleşmiş ise kardeşlerin saklı payları hesaplanmayacaktır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, tenkise konu tasarrufun 1.1.2002 tarihinden önce yapılmış olması onu Eski Medeni kanuna tabi kılmaz. Önemli olan miras bırakanın ölüm tarihidir.
Murisin Mirasta Tasaruf Oranı
    Tasarruf oranı, yukarda bahsedilen tüm saklı paylar toplamının terekeden çıkarılması ile bulunan ve miras bırakanın serbestçe tasarruf edebileceği oran olarak ifade edilebilir. Tasarruf oranı ve saklı payların belirlenmesi aslında terekenin hesaplanması ile kendiliğinden ortaya çıkar.     Dolayısıyla asıl önemli olan konu burada terekenin (net tereke) belirlenmesidir. Bu da uygulamada daha çok bilirkişi vasıtasıyla yapılmaktadır. 
Örnek vermek gerekirse terekeyi 1 tam sayı olarak kabul edersek, saklı paylar toplamının ifade ettiği sayıyı (ki bu kesirli bir sayı olur) bu 1’den çıkardığımızda kalan kesirli sayı tasarruf oranını verecektir. Örneğin, somut bir hesaplamada saklı paylar toplamı 5/8 ise tasarruf oranı da geriye kalan 3/8’dir.
Tereke Nasıl Hesaplanır?
    Terekenin hesaplanması teknik bir konu olduğu için uygulamada net tereke hesabı bilirkişi marifetiyle yapılmaktadır. Net tereke belirlenirken terekenin aktifleri (mallar, paralar,alacaklar vs.) ve pasifleri (borçlar) bulunur ve aktiften pasifler çıkarılarak net tereke bulunur.
    Terekenin aktiflerini miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi kazandırmalardır. Terekenin pasif değerlerini ise miras bırakanın borçları, miras bırakan ile bir arada yaşayan kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekeyi mühürleme ve defter tutma masrafları, cenaze masrafları gibi giderler oluşturur.

    Türk Medeni Kanunu’nun 507. maddesinde; “Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir” şeklinde belirlenmiştir. Bu nedenle; mirasçılara düşen saklı pay miktarını hesaplamak için net terekenin ve fiktif terekenin belirlenmesi gerekmektedir. Tereke, ölen bir kimsenin mal, hak, alacak ve borçlarının tümünü ifade eder. Terekenin tasarruf edilebilir kısmı belirlenirken net terekenin hesap edilmesi, yani terekenin aktiflerinden pasiflerinin çıkarılması gerekir.
         NET TEREKE = TEREKENİN ― TEREKENİN                         AKTİFLERİ         PASİFLERİ    
            1- Net Tereke
            Terekenin aktifleri, miras bırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu tüm kıymetlerdir. Bu kıymetler, alacaklar, taşınır taşınmaz mallar, banka mevduatı gibi değerler olabilir. Terekenin pasifleri ise TMK 507. maddede yer verildiği üzere; miras bırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, miras bırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleridir. 
    Tenkise ilişkin dava görülürken bilirkişilerce hesaplama yapılmadan önce terekenin aktifleri ve pasifleri ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin dosyaya getirilmesi, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi ve cenaze masraflarının sorulması, miras bırakan tarafından bakılan kimseler varsa bunların 3 aylık geçim giderinin belirlenmesi gerekir. Bu hususa ilişkin takdiri değerlendirme yapılmaması gerektiği Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin2014/9116 E. , 2014/12262 K. sayılı 23.06.2014 tarihli kararında; “…araştırma yapılmadan ve gerekçe gösterilmeden pasif terekenin takdiren belirlenmiş olması da isabetli değildir” şeklinde ifade edilmiştir.
            2- Tenkis Hesabı Yapılırken Net Terekeye Eklenmesi Gerekenler
            Medeni Kanun’da tenkis hesabı yapılması için net terekeye eklenmesi gereken değerler 4721 sayılı Medeni Kanun’un 669. ve 565. maddelerde ifade edilmiştir.
    -Madde 669; “Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir”.
    -Madde 565; “Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:
    1. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,
    2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
    3. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
    4. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar”
            Bu düzenlemelere göre miras bırakanın sağlığında mirasçılarından birine karşılıksız olarak yaptığı kazandırmalar (örneğin üç çocuğu mirasçısı olan annenin çocuklardan birine bir ev bağışlaması) tenkis hesabında net terekeye eklenir.
            Yine sigorta alacaklarına ilişkin 509. madde hükmü gereği; “Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat sigortası sözleşmesi yapması veya böyle bir kişiyi sonradan lehdar olarak tayin etmesi ya da sigortacıya karşı olan istem hakkını sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü kişiye devretmesi hâlinde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın alma değeri terekeye eklenir”.
            3- Terekenin tasarruf edilebilir kısmının hesabında esas alınacak tarih
            Terekenin tasarruf edilebilecek kısmı belirlenirken mirasın açıldığı tarih olan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi, kazandırmaların, net tereke ve sabit tenkis oranının öncelikle bu tarih itibariyle parasal değerlerinin tespiti gerekir.
Tenkis Davası
    Murisin (miras bırakan) yaptığı bazı ölüme bağlı ve sağlararası kazandırmaların saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal ettikleri ( yani miras bırakanın tasarruf oranını aştığı) oranda etkisizleştirilmesi; diğer bir ifade ile bu işlemlerden kaynaklı ifa borcu doğuyorsa saklı paylı mirasçıların bu ifa borcundan kurtulması ya da ifa edilmiş ise bu oranda geri iadelerinin kararlaştırılmasına tenkis denir (TMK md. 560).
    Tenkis davası kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisna olarak da bu mirasçıların alacaklılarının, miras bırakanın tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu aşan oranda etkisizleştirilmesini mahkemeden talep ettikleri davadır. Tenkis davası ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakan sağken yapılan kazandırmanın saklı paylarını ihlal ettiği kesin dahi olsa ve onun ölümü beklendiğindee telafisi imkansız zararlar doğuracak olsa bile yine de tenkis davası açamazlar. Herhangi bir gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinde bulunamazlar. Kısacası mirasçıların hakları miras bırakanın ölümüne bağlıdır.

Kimler Tenkis Davası Açabilirler?

Saklı Paylı Mirasçılar ve Tenkis Davası
    Medeni Kanun’a göre kural olarak tenkis davasını sadece saklı paylı mirasçılar açabilir. Yukarda belirttiğimiz üzere saklı paylı mirasçılar miras bırakanın alt soyu, ana-babası ve eşidir.
    Tenkis davası açma hakkı münhasıran her bir saklı paylı mirasçıyı koruyan bir hak olduğu için gerek miras şirketine atanan temsilci gerekse de vasiyeti yerine getirme görevlisi (vasiyeti tenfiz memuru) bu davayı açma yetkisine sahip değildir.
    Davayı her saklı paylı mirasçı diğerlerinden bağımsız olarak açabilir. Burada tasarruf oranına tecavüz miktarı tüm saklı paylar göz önüne alınarak hesaplanmasına rağmen; bulunacak tenkis edilebilir miktarın tamamı değil de sadece dava açan mirasçının saklı payı kadar tenkis edilebilir. Yani dava açmayan saklı paylı mirasçılar bu tenkis kararından yararlanamazlar.
    Saklı paylı mirasçı fiil ehliyetine sahip değilse tenkis davasını kanuni temsilcisi onun adına açacaktır. Bunu ihmal etmesi halinde veli veya vasinin sorumluluğuna dair hükümler kapsamında sorumlu olur.
Saklı Paylı Mirasçıların Alacaklıları Ve İflas Masası
    Yukarda belirttiğimiz üzere kural olarak sadece Saklı Paylı Mirasçılar tenkis davası açabilir. Ancak saklı paylı mirasçıların dışında bunların alacaklıları saklı paylı mirasçılar tenkis davası açmadığı zaman bu davayı açma hakkına sahiptir. Buradaki amaç alacaklıların alacağını alabilmesini sağlamaktır. Ancak bunlar ancak alacaklısı oldukları saklı paylı mirasçı hakkında ellerinde aciz vesikası varsa bu davayı açabilirler. Aciz vesikası mirasın açıldığı tarihte olmalıdır. Aciz vesikası miras açıldıktan sonra alınmışsa, borçlu aleyhine mahkeme kararı veya icra takibi daha önce gerçekleşmiş olsa bile tenkis davası açamazlar.
    Eğer borçlu iflas etmiş ise bu durumda tenkis davasını iflas masası açma hakkına sahiptir. Alacaklılar ve iflas masası saklı paylı mirasçıya tenkis davası açması için süre verip ve bunun sonuç vermemesi üzerine tenkis davası açabilirler. Buradaki süre uygun bir süre olmalı ya da süre vermenin anlamsız olacağı kesin olarak belli ise alacaklı veya iflas masası doğrudan tenkis davası açabilirler.
    Alacaklılar açacakları tenkis davasında ancak kendi alacak miktarları kadar tenkis talebinde bulunabilirler. Yine saklı paylı mirasçının alacaklılarını zarara uğratmak amacı ile açtığı tenkis davasını sürüncemede bırakması ve takip etmemesi durumunda da alacaklılar bunu ispat ederek kendileri tenkis davası açabilirler. Aynı şekilde saklı paylı mirasçının miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılması halinde, alacaklıları alacak miktarı kadar saklı pay kısmı için çıkarmanın iptalini isteyebilirler.

Tenkis Davası Kime Karşı Açılır
    Tenkis davasında davalılar; miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz ederek ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Bunlar üçüncü kişiler veya mirasçılar olabilir. Kazandırma yapılan kişinin ölmüş olması durumunda mirasçıları davalı olacaktır. Kazandırma birden fazla ve farklı kişilere yapılmış ise birden fazla kişi davalı olacaktır. Mirasçı bunların tümünü dava etme hakkına sahip ise de buna mecbur değildir. Ancak bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. Çünkü tenkiste sıra kuralları aleyhe sonuçlar doğurabilir.
    Kural olarak tenkis davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir. Ancak Yargıtay istisna olarak kazandırma konusu malın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde bu kişilere karşı açılabileceğini kabul etmektedir. Burada miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklardan yoksun bırakmak amacıyla durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi bu mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir. Kısaca Yargıtay’ın bu konudaki (13.1.1975 tarih,1974/7 E, 1975/1 K sayılı) İBK’nın uygulanabilmesi için;
Tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi
Üçüncü kişinin bu maksadı bilerek malı devralması gerekir.

Tenkis Davası Açma Süresi ve Yetkili Mahkeme
    Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren bir yıldır. Vasiyetnameler hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren on yıl geçmekle düşer (TMK m. 571). Ancak bir tasarrufun iptali diğerini ihya ediyorsa (canlandırıyorsa) süreler ancak bu iptal kararının kesinleştiği tarihte işlemeye başlar. Burada bir yıllık süre mirasın açılmasından önce işlemez. Yani mirasçı yapılan tasarrufun saklı payına tecavüz ettiğini mirasın açılmasından önce öğrense bile süreler işlemez. Aynı şekilde vasiyetnameler açısından da vasiyetname açılmadan bu süre işlemez. On yıllık sürenin başlangıcı ise sağlar arası kazandırmalar ve miras mukaveleleri için mirasın açıldığı tarih, vasiyetname için vasiyetnamenin açıldığı tarihtir. Vasiyetnamenin açılma tarihi vasiyetnamenin Sulh Mahkemesine tevdi edilmesini takiben hakim tarafından bilinen mirasçıların çağrılarak huzurlarında açıldığı gündür. Diğer özel bir durum olarak da eğer bir tasarrufun iptali ile tenkise tabi bir tasarruf geçerlilik kazanıyor ise süreler bu andan itibaren işlemeye başlar.
    Tenkis davasının tabi olduğu bu bir ve on yıllık süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir. Tenkis davasında görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Tenkis Talebinin Defi Olarak İleri Sürülmesi
    Yukarda anlatılan tenkisin dava yoluyla ileri sürülmesinden ayrı olarak tenkis iddiası def’i yoluyla da ileri sürebilir. Yani tenkis davasının sürelerini kaçırmış olup tenkis davası açamayan saklı paylı mirasçı tenkisi, kendisine yönelik taleplere karşı def’i yoluyla ileri sürebilir. Ancak bu def’i saklı paylı mirasçıya tenkise konu kazandırmanın lehdarı tarafından yöneltilecek her talepte ileri sürülemez. Sadece kazandırma lehdarının doğrudan bu kazandırmaya dayanarak kazandırma konusu malın veya paranın kendisine verilmesine yönelik taleplerine karşı ileri sürülebilir. Yani tenkise tabi talepler ifa edildikten sonra başka talep söz konusu olduğunda bu taleplere karşı tenkis def’i ileri sürülemez.
    Tenkis def’i hakim tarafından göz önüne alınmayıp saklı paylı mirasçıya karşı açılan davada bu mirasçı tarafından açıkça ileri sürülmelidir. Şayet birden fazla saklı paylı mirasçıya karşı dava açılmış ise bu def’i ancak ileri süren lehine etkili olur. Tenkis def’inin ileri sürülmesi herhangi bir süreye tabi değildir. Ancak bundan açık veya örtülü feragat mümkündür.
Tenkis Nasıl Yapılır? Tenkis Usulü Nedir?
    Tenkis davası açıldıktan sonra tenkisin nasıl yapılacağı kanunda belirlenmiştir. Buna göre tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar; önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse en yeni tarihliden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Ancak burada bazı kazandırmaların tenkisinin en son yapılacağı belirlenmiştir. Tüzel kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlar arası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.

Tenkis Davası Yargıtay Kararları

Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları devretmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir (13.5.1975 Tarih-1974/7 Esas, 1975/1 Karar saylılı İBK).
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflara karşı bundan zarar gören mirasçılar tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya ayrı bir dilekçe ile muvazaa hukuksal nedenine dayanarak tapu iptal-tescil davası açabilirler (22.05.1987 tarih, 1986/4 E.- 1987/5 K. Sayılı İBK).
Belirli bir malın vasiyet edilip de bu malın tenkisinde bölünmesi mümkün olmayan hallerde lehine vasiyet edilen tarafın seçimlik hakkı gündeme gelecektir. Burada dilerse tasarruf nisabı miktarını nakden alır, dilerse de tenkis edilmesi gereken miktarı öder. Bu kanunda belirtilen bir kuraldır. İşte bu seçimlik hak gündeme geldiğinde burada ortaya çıkacak bu iki seçimlik hakkın miktarı belirlenirken bu hakkın kullanıldığı gündeki değeri esas alınacaktır ( 1994/4 E.- 1994/4 K. Sayılı İBK).
Miras bırakan saklı paylı mirasçısını tek taraflı ölüme bağlı tasarruf ile mirasçılıktan kısmen veya tamamen çıkarabilir. Çıkarma sebebi bu tasarrufta mutlaka ve açıkça gösterilmelidir. Ayrıca muris saklı pay dışında kalan pay için her zaman tasarruf hakkına sahip olduğundan saklı pay dışında kalan pay için çıkarma sebebi göstermek zorunda değildir.
Çıkarılan mirasçı, miras bırakanın kanuni mirasçılarına ve varsa altsoyuna karşı dava açarak çıkarmaya itiraz edebilir. Çıkarma sebebi gösterilmemişse veya davalılar tarafından çıkarmanın haklı olduğu kanıtlanmamış ise çıkarılan saklı pay sahibi mirasçı tenkis talebinde bulunabilir ancak bu durumda dahi saklı payı aşan kısmı isteyemez ( Yargıtay 14. HD. 2015/1687 E.-2015/6049 K.).
Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan kanun hükümlerine göre belirlenir. Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 Sayılı Eski Medeni Kanun, bu tarihten sonra ölmüşse 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun Hükümleri uygulanır. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesini sağlayan, öncesine etkili yenilik doğuran bir davadır. Bu davanın dinlenebilmesi için miras bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarda bulunmuş olması gerekir. Saklı payların ihlal edildiğini tespit etmek için de kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle bilinmesi gerekir. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalarıdır. Bunlar terekenin aktifini oluştururken; miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifini oluşturur. İşte aktiflerden pasiflerin çıkarılması bize net terekeyi verecektir. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki parasal değeri belirlenir. İşte bulunacak bu rakam üzerinden saklı paya tecavüz edilip edilmediği belirlenecektir (1. HD. 2014/4351 E.-2015/3639 K.).
Mahkemece yapılan hesaplama hükme yeterli ve elverişli değildir. Zira tenkis davalarında öncelikle kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle tespit edilmesi gerekirken mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadan ve gerekçe gösterilmeden pasif terekenin takdiren belirlenmiş olması da doğru değildir. Ayrıca terekenin, mirasın açıldığı tarih olan miras bırakanın ölüm tarihi itibari ile değerinin belirlenmesi, kazandırmaların, net terekenin ve sabit tenkis oranın bu tarih itibari ile parasal değerlerinin tesbiti gerekir. İşte bu ilkeler doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak tenkis kuralları doğrultusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir (1. HD. 2014/9116 E.-2014/12262 K.).
Tenkis davasında yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde sabit tenkis oranına göre dava konusu malın paylaşılmasının mümkün olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma neticesinde tasarrufa konu malın bölünmesi mümkün ise bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilir. Eğer bölünemiyorsa o zaman davalının tercih hakkı gündeme gelecektir. Bu durumda Bölünemeyen malın karar tarihindeki fiyatlara göre değeri belirlenip bu değer sabit tenkis oranıyla çarpılarak bulunacak naktin ödenmesine karar verilir (1. HD. 2014/7602 E.- 2014/9631 K.).
Tercih hakkı kullanıldığında malın değeri tercih hakkı kullanılan göre belirlenir ve bu değer sabit tenkis oranıyla çarpılarak bulunan değerin ödetilmesine karar verilir (1.HD. 2013/10868 E.- 2013/17840 K.).
Tasarrufa konu taşınmazların sabit tenkis oranında bölünüp bölünmeyeceği hususunda mahkemece araştırma yapılmak zorundadır ve sabit tenkis oranı belirlendikten sonra tercih hakkı davalı tarafa yöneltilmelidir. Ayrıca taşınmazların bilirkişi marifetiyle karar tarihindeki değerleri de belirlenmelidir. Bu araştırmalar ve tespitler yapılmadan hüküm verilmesi yerinde olmayacaktır (1.HD. 2013/9059 E.- 2013/9748 K.).

Tenkis Davası Zamanaşımı
Tenkis talebi ancak mirasbırakanın ölümünden sonra açılabilir. Mirasbırakanın ölümünden sonra tenkis davası açmak isteyen mirasçıların bu davayı kanunda sayılan süreler içerisinde açması gerekir. Aksi takdirde dava açma hakkı düşer.
Kanuna göre; “Tenkis davası, mirasçının mirasbırakanın ölümünü ve saklı payının ihlal edildiğini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Mirasçı bunları öğrenemediği takdirde on yıllık hak düşümü süresi geçerli olur. Yani mirasçı saklı payının ihlal edildiğinden hiç haberdar olmasa bile, mirasbırakanın ölümü ya da saklı pay vasiyetname ile ihlal edildi ise vasiyetin açılması tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle dava açma hakkı düşer.
Miras Bırakanın Yaptığı Bağışlamalardan Hangileri Tenkis Edilebilir?
Miras bırakanın vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile yaptığı mirasçı atama, mal vasiyeti, vakıf kurma gibi tasarruflarının hepsi saklı payı ihlal ettiği ölçüde tenkis edilebilir. Burada önemli olan miras bırakanın sağken yaptığı bağışlamalardan hangilerinin tenkise tabi olduğudur.
Mirasbırakanın sağlığında yaptığı bağışlamaların hepsinin tenkisi istenemez. Aksi halde bu durum kişilerin kendi mal varlığı üzerinde yapabileceği tasarrufları büyük ölçüde sınırlar. Kanunda mirasbırakanın hangi tür bağışlamalarının tenkise tabi olduğu sayılmıştır. Bunlar;
Mirasta denkleştirme dışında kalan ve miras hissesine mahsuben yapılan bağışlamalar:
Bu tür bağışlamalara çok sık rastlanır. Mirasbırakanın genellikle çocukları ya da torunları lehine bu tür bağışlarda bulunduğu görülür. Bu kazandırmalar, yasal mirasçılara miras hissesinin karşılığı olarak verilen para ve mallardır. Mirasbırakanın miras hissenin karşılığı olarak yasal mirasçının borcunu ödemesi, kızına alışılmışın dışında bir çeyiz vermesi ya da iş kurmak isteyen oğluna kuruluş sermayesi vermesi de bu tarz bir bağışlamadır.
Bu tür bağışlamaların tenkise tabi olabilmesi için mirasta denkleştirme kapsamınsa bulunmamaları gerekir. Mirasta denkleştirme ancak mirasçılar arasında mümkündür. Örneğin mirasbırakanın iki çocuğundan birine iş kurması için kuruluş sermayesi vermesi ve diğer çocuğuna bu tarz bir yardımda bulunmaması halinde, mirasbırakanın ölümünün ardından yardım almayan çocuk mirasta denkleştirme isteyebilir. Mirasbırakanın sağlığında yaptığı bu tarz bir bağışlama tenkis edilmek yerine mirasta denkleştirme hükümleri uygulanır.
Ancak Kanun’da sayılan bazı hallerde mirasta denkleştirme kurallarının uygulanması mümkün değildir. İşte bu durumlar da tenkis davası açmak gerekir. Bu haller: Mirasbırakanın sağken bağışlama yaptığı mirasçısının mirasbırakan öldükten sonra mirastan men edilme, mirastan yoksunluk gibi sebeplerle mirasçı olamaması ve mirasbırakanın mirasta denkleştirme yapılmamasını emretmesi halleridir. Bu durumda denkleştirme yapılamaz. Saklı payı ihlal edilen mirasçının tenkis davası açması gerekir.
Miras haklarının önceden tasfiyesi maksadı ile yapılan kazandırmalar:
Mirasbırakan ölmeden önce mirasçılardan biri bir miktar mal veya para karşılığında miras hakkından feragat ettiği durumlarda verilen mal ya da para saklı paylı mirasçıların paylarını ihlal ettiği ölçüde tenkise tabidir.
Mirastan feragat eden kişinin saklı paylı mirasçıların tenkis talebi karşısında bir seçim hakkına sahiptir. İsterse saklı payı ihlal eden miktarı para olarak öder. İsterse mirastan feragat için aldığı bağışlamayı tamamen iade eder ve mirasçı olarak paylaşmaya katılır.
Mirasbırakanın adet üzerine verdiği hediyeler dışında dönme hakkını saklı tuttuğu bağışlamalar:
Mirasbırakan sağlığında bir bağışlama yapmış fakat bu bağışlamadan dönme hakkını saklı tutmuşsa tenkis talep edilebilir. Buna karşılıkKanunumuza göre olağan hayatın akışı içinde verilen hediyeler tenkise tabi değildir. Mesela mirasbırakanın düğünlerde, doğum günü ya da bayramlarda verdiği normal hediyelerin ya da ahlaki bir amaçla verilen hediyelerin ya da yardımların tenkisi istenemez.
Mirasbırakanın ölümünden önceki 1 yıl içinde yaptığı bağışlamalar:
Mirasbırakanın ölmeden önceki son 1 yıl içinde yaptığı bağışlamaların tenkisi mümkündür.
Saklı pay kurallarını ortadan kaldırmak maksadı ile yapıldığı açık olan bağışlamalar:
Burada kastedilen mirasbırakanın saklı payları ihlal etmek için mal varlığını bağışlamasıdır. Bağışlamayı alan kişilerin bağışın saklı payı ihlal için yapıldığını bilip bilmemesinin bir önemi yoktur. İlk tenkis edilecek şey bağışlamalardır. İkincisi değerinin altında yapılan satışlar (karma bağışlamalar), üçüncüsü ise muvazaalı devirlerdir. Yani mirasbırakanın bağışlamak istediği bir malı satış gibi gösterdiği durumlarda bağışlama işlemi geçerli kabul edilirse tenkise tabi olur. Taşınmaz muvazaası buraya girmez. Mirasbırakan bağışlamak istediği bir taşınmazı mirasçılardan mal kaçırmak maksadı ile tapuda satmış gibi göstermişse burada satış işlemi hükümsüz olduğu gibi bağışlama da hükümsüzdür. Bu mal tapu iptal tescil davası açılarak terekeye dâhil edilir ve miras kurallarına göre paylaştırılır.
Mirasbırakanın üçüncü kişiler lehine yaptığı sigortalar:
Mirasbırakanın ölümünden sonra sigorta tazminatı alabilmesi için üçüncü bir kişi lehine yaptığı sigorta için ödediği primler tenkise tabidir.
MİRASBIRAKANIN PAYLAŞTIRMA AMACIYLA HAREKET ETTİĞİ, SAKLI PAYI ZEDELEME KASTININ OLMADIĞI, TAŞINMAZIN DEVRİNİN EMEĞİNE KARŞILIK MİNNET VE ŞÜKRAN DUYGUSUYLA YAPILDIĞI
Tenkis Davası
Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu. Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesinin taşınmazını kızı olan davalıya bağışladığını, taşınmaz üzerine inşaat yapılmasıyla temlikten haberdar olduğunu, saklı payının zedelendiğini, devrin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını, mirasbırakanın başkaca malı bulunmadığını ileri sürerek tenkis istemiştir.
Davalı, tenkise ilişkin hak düşürücü sürenin geçtiğini, mirasbırakana kendisinin baktığını, mirasbırakanın mallarını çocukları arasında paylaştırdığını, taşınmazın devrinin emeğine karşılık minnet ve şükran duygusuyla yapıldığını belirterek tenkis davasının reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiği, saklı payı zedeleme kastının olmadığı gerekçeleriyle tenkis davasının reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamadığı tespit edilmiştir. Özellikle mirasbırakan Meryem’in ölüm tarihi itibariyle Türk Medeni Kanunun hükümleri uygulanması gerektiği gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.


Yargıtay ilk dönemdeki kararlarında ölünceye kadar bakma vaadi ile yahut satış suretiyle miras bırakan mirasçısına mal temlik edilmesini kat’i bir biçimde muris muvazaası olarak kabul ederek çocuğun anne ve babasına bakmasının ahlaki bir ödevi olması sebebi ile gerek ölünceye kadar bakma vaadi sözleşmesinin gerekse de satış sözleşmesinin asıl yapılmak istenen bağış sözleşmesini gizlemek için yapılan sözleşmeler olarak kabul etmiş ve açılan davalarda tapu kaydının iptali ile davacı (lar) adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi gerektiğine karar vermiştir. Ancak daha sonra özellikle toplumsal yapı ve ihtiyaçları göz önüne alarak miras bırakana olağanın üstünde bir emek ile bakım yapan kişiye minnet duygusuyla yapılan temliklerde satış yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılan kişinin yasal mirasçısı olsa dahi; Asıl amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmayıp minnet duygusuyla temlik olduğunda bu satışın muvazaa olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermiştir.
Burada Yargıtay’ın ilk aradığı kriter: miras bırakanın minnet duygusu ile hareket edip etmediğidir. Yani mirasçılardan birinin diğer mirasçılara nazaran miras bırakanın bir bakım ve ihtiyaçlarını ahlaki görev sebebi ile ilgilenmenin üstünde bir şekilde karşılayıp karşılamadığıdır. Örneğin T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : 2017/1263 Karar : 2019/603 Tarih : 23.05.2019 tarihli kararında ‘taşınmazın 1917 doğumlu miras bırakan Şükrü Hayda adına kayıtlı iken 12.04.2004 tarihinde satış suretiyle davalı ...'ya temlik ettiği, temlik tarihinde miras bırakanın oldukça ileri bir yaşta olduğu, eşinin de kısa bir süre önce vefat ettiği, sosyal güvencelerinin bulunmadığı, miras bırakanın eşi Fatmana Hayda'nın ölmeden önce hasta olup uzunca bir süre yatağa bağımlı bir şekilde yaşadığı, bu sırada her türlü bakım ve ihtiyaçlarının davalı gelini tarafından sağlandığı, tedavi için yattığı hastanede günlerce kaldığı, bu sırada dahi yanında sadece davalının kalarak refakat ettiği, 12.12.2009 tarihinde vefat eden miras bırakanın da ölmeden önce üç dört yıl kadar yatağa bağımlı yaşadığı, bu zor günlerinde ölünceye kadar davalı ve eşi tarafından bakılarak tüm ihtiyaçlarının onlar tarafından temin edildiği, davacı kızlarının ise gerekli ilgiyi göstermedikleri dosyada dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır.’
Diyerek somut olayı özetlediği emsal davada muris muvazaası olmayıp miras bırakanın minnet duygusuyla hareket ettiğine karar vermiştir.

Yine ‘pankreas kanseri olan murisin bakımı ve tedavisi ile davalının ilgilendiği, bu bakım karşılığında duyulan minnet duygusu nedeni ile dava konusu taşınmazın devredildiği’ Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Esas : 2019/1944 Karar : 2019/2965 Tarih:15.05.2019 tarihli kararı ‘Somut olayda, 1929 doğumlu miras bırakan ...'un 30.06.2012 tarihinde öldüğü, son zamanlarında gerek miras bırakanın gerekse eşinin akıl sağlıklarının da azaldığı, ilgi ve bakıma muhtaç oldukları, uzun süreden beri kendileriyle hemşire olan kızı Melek ile onun kocası olan davalının ilgilendikleri, anılan hususların davalı tanıkları yanında bir kısım davacı tanıkları tarafından da ifade edildiği dosya içeriği ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Değinilen olgular yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın dava konusu taşınmazını kızının kocası olan davalı damadına temlik etmekteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varılmakta’ Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Esas : 2016/5488 Karar : 2019/3981 Tarih : 20.06.2019
‘Somut olayda, miras bırakan ...’nin temliki yaptığı tarihte 84 yaşında olduğu, davalı ile aynı apartmanda altlı üstlü oturdukları, murisin bakımının davalı tarafından yapıldığı tanıklarca bildirilmiş olup, temlikin mal kaçırma amacıyla değil bakım karşılığı minnet duygusu ile yapıldığı sonucuna varılmaktadır.’ Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Esas : 2016/13155 Karar : 2019/5597 Tarih : 31.10.2019

Yargıtay’ın aradığı 2. Kriter gerçekten de mirasçıdan mal kaçırma niyetinin olup olmadığıdır. Burada yardımcı bir kriteri de kullandığını görmekteyiz. Bu da miras bırakanın başkaca bir malı olup olmadığıdır. Yani miras bırakan mallarının tamamını değil bir kısmını temlik etmişse miras bırakanın istese idi diğer mallarını da temlik edeceğini ama etmeyerek terekede tuttuğunu dolayısı ile amacın mirasçıdan mal kaçırmak olmadığını kimi emsal kararlarda belirlemiştir. Örneğin Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Esas : 2019/1906 Karar : 2020/4015 Tarih : 10.09.2020 tarihli kararında ‘ …….Miras bırakan Mediha’nın dava dışı 4 parça taşınmazı daha bulunmakta olup mirastan mal kaçırma amacıyla hareket etse idi bu taşınmazlarını da elden çıkarması gerektiği gibi bilakis miras bırakanın davacıya maddi yardımda bulunduğu dinlenen davalı tanıklarının beyanlarıyla sabittir.”
Diyerek somut olayın muris muvazaası olmayıp miras bırakanın minnet duygusuyla hareket ettiğine karar vermiştir.
Yine Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi Esas : 2016/13269 Karar : 2019/5778 Tarih : 11.11.2019 kararında konuya ilişkin olarak “Somut olayda, yukarıda değinilen ilke ve olgular tüm dosya içeriği tanık anlatımları ile birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın davalı oğlu ... ve davalı gelini ... ile uzun yıllardır birlikte yaşadığı, dava konusu taşınmaz dışında murisin başka mallarının da olduğu, mal kaçırma kastı olsaydı bu taşınmazlarını da temlik edeceği, gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı, davalı oğlu ve gelinine duyduğu minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.”
 

MIL PARTNERS ATTORNEY & LAW

Linkler

  • Hakkımızda
  • Hizmet Alanları
  • Ekibimiz
  • Blog ve Haberler
  • İletişim

Sosyal Medya

  • Instagram
  • Linkedin

İletişim

info@mil-partners.com
0541 774 00 38
Copyright U.E © 2024 Tüm Hakları Saklıdır.