Sınaî Mülkiyet Haklarına İlişkin İlâmların Kesinleşmeden Takibe Konu Olamaması
Alacaklının, bir ilama dayanarak, ilamlı icra takibi başlatabilmesi için kural olarak hükmün kesinleşmiş olması şart değildir. Alacaklı, hükmün kesinleşmesini beklemeksizin icra yoluna başvurabilir. HMK m.350/1 hükmüne göre istinaf, m.367/1 hükmüne göre de temyiz yoluna başvurulmuş olması, kararın icrasını durdurmamaktadır. Ancak bazı istisnaî durumlarda kararların, icra yoluyla takip edilebilmesi için kesinleşmiş olması zorunludur. Bu haller; normatif olarak belirlenmiş olabileceği gibi yargı kararlarıyla da ortaya çıkabilmektedir.
Kişilik haklarına ilişkin kuralları da içerisinde barındıran, TMK m.8-118 hükümleri arasında “Birinci Kitap” olarak düzenlenen “Kişiler Hukuku”na ilişkin ilamların, kural olarak kesinleşmeden icra edilemeyeceğine ilişkin açık normatif düzenlemeler (HMK m.350/1, m.367/1) doğrultusunda; kişiler hukuku, kişilik hukuku, kişinin hukuku kavramları yerine de kullanılan “şahsın hukuku”na ilişkin ilamların, kural olarak kesinleşmeden icra edilemeyeceği konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Gerek normatif düzenlemelerden gerek ise yargısal kararlardan kaynaklansın, kesinleşmeden icra yoluyla takip edilemeyen bir ilamın, bu kurala uyulmaksızın icra yoluyla takibe konulması halinde, yapılacak işlem şikâyet yoluna başvurmaktır.
Doktrinde, sınaî mülkiyete ilişkin hakların, hakların çeşitleri bakımından hangi gruba dâhil olduğu konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Anılan hakları; malvarlığı hakları kapsamında değerlendiren görüşlerin yanında, şahıs varlığı hakları ile hem malvarlığı hem şahıs varlığı hakları kapsamında değerlendiren görüşler de bulunmaktadır. Doktrindeki bu görüş farklılıklarının aksine yargı kararlarında, sınaî mülkiyet haklarının şahıs varlığı hakları, dolayısıyla şahsın hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerektiği konusunda görüş birliği hâkimdir. Bu bağlamda alacaklının; bir ilama dayanarak, ilamlı icra takibi başlatabilmesi için hükmün kesinleşmesinin beklenilmemesi kuralının, yargı kararlarıyla ortaya çıkan istisnalarından birini de sınaî mülkiyet haklarına ilişkin ilamların icrası oluşturmaktadır. Aşağıda yer alan yargı kararlarında da belirtildiği üzere, sınaî mülkiyete ilişkin uyuşmazlıklarda dava konusu hakların asılları ve fer’ileri, karar kesinleşmeden icra yoluyla takip edilememektedir:
İstanbul 2. FSHHM’nin 21.09.2006 tarihli ve E. 2005/176, K. 2006/236 sayılı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi kararına dayalı olarak ilamlı takip yapılmaktadır. Haksız rekabetin önlenmesine ilişkin ilamlar, şahsın hukukuna ait olması nedeniyle, kesinleşmeden takip konusu yapılamaz. HUMK m.443/4 hükmü gereğince bu nitelikteki kararlar, kesinleşmeden icra olunamaz. Vekâlet ücreti ve yargılama giderleri gibi ilamın fer’i nitelikteki bölümlerinin de takibe konulabilmesi için, asla bağlı olarak kesinleşmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle borçluların şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde şikâyetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
Takibin, Ankara 2. FSHHM’nin 23.07.2009 tarihli ve E. 2008/321, K. 2009/217 sayılı, kabulle sonuçlanan davada, YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü ilamına dayalı olarak, ilamdaki vekâlet ücreti, yargılama gideri kalemlerinin tahsili için, 19.08.2009 tarihinde 4-5 no’lu icra emri ile başlatılan ilamlı icra takibi olduğu, icra emrinin 24.08.2009 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Takip talebine eklenen ilamda, kararın kesinleşmiş olduğunu gösteren kesinleşme şerhi bulunmadığı görülmüştür. Markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine dair karar, şahsın hukukuna ilişkin bir ilam olup, kesinleşmeden icrası mümkün olmadığından, ilamın eklentisi niteliğinde olan vekâlet ücreti ve yargılama giderinin, icraya konulabilmesi için de kararın kesinleşmiş olması gerekir. HUMK m.443/4 hükmüne göre; bu nitelikteki ilamlar, kesinleşmedikçe icra olunamayacağından davacı borçlunun, takip dayanağı ilamın kesinleşmeden icra olunamayacağına dair şikâyeti kabul edilerek takibin iptaline, kesin olarak karar verilmiştir.
HUMK m.443/4 hükmünde “aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konulamayacağı” düzenlenmiştir. Somut olayda, FSHHM’nin ürün benzerliği yoluyla tescilli tasarıma haksız müdahalenin önlenmesine yönelik tesis ettiği hüküm, HUMK m.443/4 hükmü kapsamında, şahsın hukukuna ilişkin tescilli hakka tecavüzün tespiti niteliğinde olduğundan, bu nitelikteki ilamlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceğinden, asılın eklentisi niteliğinde olan yargılama gideri ve vekâlet ücreti de kesinleşmeden takibe konulamayacağından, mahkemece şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
İcra dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine Ankara 1. FSHHM’nin 26.02.2010 tarihli ve E. 2008/175, K. 2010/45 sayılı ilamına dayalı olarak ilamlı icra takibi yapıldığı, Fikrî ve Sınaî Mülkiyete ilişkin hakların, kişiler hukukuna ait aynî haklar kapsamında yer aldığı, bu nedenlerle vekâlet ücretine, tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının icra olunabilmesi için kararın kesinleşmesi gerektiği gerekçeleriyle haklı şikâyetin kabulü ile davacı borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmiştir.
Mahkememizce Ankara 2. FSHHM’nin E. 2014/224, K. 2014/396 sayılı ilamının kesinleşip kesinleşmediği hususu sorulmuş olup, Mahkemece müzekkereye verilen cevapta, takip dayanağı ilamın kesinleşmediği bildirilmiş; Fikrî ve Sınaî mülkiyete ilişkin hakların, kişiler hukukuna ait ayni haklar kapsamında yer aldığı, bu nedenle vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin karar kesinleşmedikçe takibe konulamayacağı gerekçeleriyle şikâyetin kabulüne, kesin olarak karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyasında; icra takibine konu Ankara 3. FSHHM’nin 25.03.2014 tarihli ve E. 2012/168, K. 2014/58 sayılı ilamı incelendiğinde, ilamın şahsın hukukuna ilişkin hakka tecavüz ilişkin olduğu ve bu nitelikteki ilamların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği gibi asılın eklentisi olan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de kesinleşmeden takibe konulamayacağı nedenleriyle şikâyetin kabulüne, miktar itibari ile kesin olarak karar verilmiştir.[
Sınaî mülkiyet haklarına ilişkin ilâmlar kesinleşmeden takibe konu olamamaktadır. Ancak dava reddolunur ve retten kaynaklanan vekalet ücretleri ve yargılama giderleri içinde kesinleşme şart mıdır?
Kararda da belirtildiği gibi ilamın yargılama giderine ve vekalet ücretine ilişkin bölümü, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümüyle bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kısmı kesinleşmeden yargı gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmı da icra takibine konu edilemez.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/9061
Karar Numarası: 2014/8377
Karar Tarihi: 28.04.2014
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda; takibe konu Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2013/39 esas 2013/41 karar sayılı ilamının patent belgesinden doğan haklara tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ref'i ile maddi ve manevi tazminat talepli açılan dava ile tasarımın hükümsüzlüğü talepli açılan karşı dava olup, şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmeden takibe konulmayacağından takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davada davanın reddine karar verildiğini, birleşen dava dosyasında da dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu ilamda yer alan vekalet ücretinin takip konusu yapıldığını, karar içerik itibariyle kabul niteliğinde olmadığından infazı için kesinleşmesinin gerekmediğini belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HGK. 5.10.2005 tarih ve 12-534 2005/554 sayılı kararında da belirtildiği gibi ilamın yargılama giderine ve vekalet ücretine ilişkin bölümü, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümüyle bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kısmı kesinleşmeden yargı gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmı da icra takibine konu edilemez.
Takibe konu Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2013/39 esas 2013/41 karar sayılı ilamı incelendiğinde, asıl davada davacı talebi, 551 sayılı KHK'nin 136, 137, 138, 140, TTK'nun 56 vd. maddeleri uyarınca patent hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men'i, maddi ve manevi tazminat, ilan istemine, birleşen dava ise 551 sayılı KHK'nin 5, 7, 129/1-a maddeleri kapsamında patent belgesinin hükümsüzlüğüne yöneliktir. İlam bu hali ile 6100 sayılı Kanun'a eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanması gereken HUMK'nun 443/4. maddesi (HMK'nun 367/2. maddesi) kapsamında şahsın hukukuna ilişkin ilamlardandır.
O halde; anılan ilamın infazı için kesinleşmesi gerekeceğinden şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4.(HMK'nun m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.